Topyekûn özgürlük için GENEL BOYK*T!

İnsanlar, hayvanlar ve doğa için
Topyekûn özgürlük için
GENEL BOYK*T!

2.4.2025

Yıllardır haksızlıklara sesini çıkaramayan, iktidarın korku imparatorluğunun ve nefret politikalarının baskısı altında ezilen, kimliğini gizlemek zorunda kalan, geçinemeyen, barınamayan milyonlarca insan -son 10 yıldır orantısız şekilde artan- polis şiddetine rağmen sokaklara çıktı. Bu Mart isyanı sadece Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile sınırlı değil; bardağı çoktan taşırarak her yanımızı saran geleceksizliğe, güvencesizliğe, ayrımcılığa, iradelerimizin gasp edilmesine karşı bir ayağa kalkış. Zira kimse güvende değil, hepimiz hedef tahtasındayız. Her geçen gün tahta genişliyor, daha sık hedef gösteriliyoruz. Haksız yere göz altına alınan öğrencileri, gözdağı vermek ve sindirmek amacıyla hukuksuz bir şekilde hapse attılar. Tacizciler, tecavüzcüler, çocukları istismar edenler, hayvan katilleri tutuklanmayıp aramıza salınırken, doğru haberleri bizlere ulaştırmak isteyen gazeteciler hapiste. Ev bulamıyoruz, bulsak da o evlerde can güvenliğimiz yok. İş bulamıyoruz, bulsak da bu rekabetçi koşullarda emeğimizi çok ucuza satmak zorunda kalıyoruz. Hiçbir hayvan güvende değil, coğrafyanın dört bir yanından k*tliam haberleri geliyor. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde, birçok hayvan türünün maruz kaldığı sömürü ise türcülüğün normal kabul edilmesiyle görünmez kılınıyor.

Bizler sokakta yaşayan hayvanlarının toplatılmasına ve hapsedilmesine karşı sokaklarda çok uzun süredir mücadele verirken, yaşam hakkını savunurken, hayvan düşmanı çeteler köpeklere yönelik kin yayarak halkı iyice kutuplaştırdılar, hayvan haklarını savunan bizleri “it tapar” olarak damgaladılar. Önceleri sokakları, meydanları doldurarak sesimizi bir nebze duyurabilsek ve kazanımlar sağlayabilsek de artık haksızlığa karşı sesini yükseltene suçlu damgası vuruluyor. Bu damgalama toplumsal yapıya da sirayet etmiş durumda. Ne hukuktan ne demokrasiden bahsedebiliyoruz. Fakat artan isyanları, daha fazla haksızlık ve hukuksuzlukla bastırmaya çalışan iktidar, bu hedefine asla ulaşamayacak çünkü mücadele de baskıyla doğru orantılı olarak büyüyor. Bu haksızlık ve adaletsizlik dalgasını durdurabilmek için herkesin gücünün farkına varması ve boyk*tu yaşamının tamamına yayması çok kritik ve elzem bir noktada duruyor. İktidarın arkasına aldığı sermaye ortaklarını bir gün değil her gün boyk*t etmek zorundayız. Buna gücümüz var; “ben neyi değiştirebilirim?” demeden, her gün boyk*tu sürdürerek ve boyk*t çağrısı yapmaya devam ederek gerçek bir protestoyu örgütleyebiliriz.

Genel boyk*t çağrısıyla birlikte herkesi, -insanlar, hayvanlar ve doğa için- topyekûn özgürlük için yoldaş olmaya, sesini tüm türler için yükseltmeye, hayvan sömürüsüne karşı boyk*tu kendi özgürlüğü için istediğin boyk*ttan ayrı tutmamaya çağırıyoruz. İnsan dışı hayvanların haklarını teslim etmek söz konusu olduğunda “önce insan” diyorsan ve sömürü nesnesi olmalarını kabul ediyorsan, birilerinin haksızlığa uğramasını kabul ediyorsun demektir. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!” derken, aynı zamanda sütü için, yünü için, eti için sömürülen hayvanların da sesini duymaya ve değişimi kendinden başlatmaya çağırıyoruz. Yine aynı sloganla, cinsiyet ayrımcılığına, homofobiye, transfobiye, yaşçılığa, sağlamcılığa karşı durmaya çağırıyoruz. Kimin hakkını savunduğundan ziyade, iktidarın istediği, sesini çıkarmayan makbul insan olmadığın sürece sıra her zaman sana gelecek. Hayvan türleri içinde iktidar olan insanın ellerinin, her an her saniye o sıraya soktukları hayvanların boğazında olduğunun farkında mısın?!

Yiyecekten kozmetiğe, eğlenceden eğitime, medyadan turizme kadar pek çok alanda hem insanları hem -insan dışı- hayvanları hem de doğayı öğütme faaliyeti yürüten hiçbir rant aygıtını para vererek veya reklam yaparak destekleme. Bir günlük veya bir haftalık boyk*tla yetinme; şimdi yaşamlarımızı özgürlükten yana yeniden kurma ve boyk*tu büyütme vakti. Yapabileceğimiz çok şey var; sömürüsüz takas pazarları kuralım, ihtiyacımız olmayanları paylaşalım, mümkün olduğunca yerel üreticilerden satın alalım. Zincir marketlere ve kahvecilere ihtiyacımız yok, tek ihtiyacımız olan şey dayanışma. Ancak dayanışma ile etik duruşumuzu ve direnişimizi sürdürebilir, kapitalist çetelerin bizi, kurdukları faşist sistem içinde öğütmesine engel olabiliriz.

BurHak

Show CommentsClose Comments

Leave a comment